Prof. Dr. E.Kadri UNAT'ın Gözünden Şefik KOLAYLI |
Ekrem Kadri UNAT hocanın Şefik KOLAYLI hakkında milliyet gazetesinde yayımlanan makalesini ve Şefik KOLAYLI’nın Prof. Dr. Ekrem Kadri UNAT’ a yazdığı mektupları noktasına dokunmadan ve orijinal dili ile yayınlıyoruz. Kıymetli büyüklerimizi saygı ve rahmet ile anıyoruz
Az da olsa, bir vefa borcunu yerine getirmenin huzuru içindeyiz.
Saygılarımızla.
DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ
ÖNCÜ BİR TÜRK İNSANINI DAHA YİTİRDİK
Veteriner bakteriyolog Ahmet Şefik Kolaylı’ nın ölümüyle , Osmanlı imparatorluğunun yıkılış ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında yokluklar içinde ne şekilde başarıyla çalışabildiğini gösterenlerden birİ daha 26 Ocak 1976 tarihinde aramızdan kayboldu.
İlk defa 1969’da “ Osmanlı İmparatorluğundan Bakteriyoloji ve Viroloji adlı kitabımı hazırlarken tanıdım. Veteriner – Bakteriyoloğ arkadaşların ısrarı ile kendisini Ankara’daki evinde ziyaret ettim. 83 yaşnda ki bu meslekdaşdan fazla bir bilgi alacağımı sanmıyordum; fakat biraz konuşunca parlak bir zeka , pürüzsüz bir hafıza , güzel bir atama gücü ve insan değerini ölçmedeki ustalığı ile zor bulunan bir büyük adamla karşılaştığımı anladım. Kişileri ve olayları derinlemesine ele alıyordu. Veteriner Adil Bey’den bir mesai kahramanı gibi söz ediyor. Dr. Refik Bey’i şükranla anıyor, buna karşılık Dr. Remlinegr için “ Türk Danışmanı “ damgasını vurmaktan çekinmiyordu.
Bir Dönemi Canlandırıyor
Hazırlamakta olduğum kitabı bitirmenin bir yurt ve meslek borcu olduğunu , böyle bir kitabın yazılmasını yıllardan beri beklediğini ve Türk Veteriner Bakteriyolojisi ile ilgili anılarını mektuplar halinde bildireceğine söz verdi ve sözünü tuttu. Bunlar, dürüst bir tarihçi gözüyle kaleme alınmış ve makine ile yazılan her sahife imzalanmıştır. İçinde bilmediklerimiz vardır ; bildiklerimiz ise güvenilen kaynaklardan elde ettiklerimizde tam uygunluk gösteriyordu. O, bir dönemi canlandırıyordu; Biz de onu gelecek kuşaklar arasında yaşatacağız.
Ahmet Şefik Kolaylı, 1886 yılında Bodrum’da doğmuştur. Babası 1876 yılında Bodrum’da Rüştiye Mektebini kuran Fehmi Efendi’dir. Asılları Bafra’ nın Kolaylı köyündedir.
Öğrenimini sıra ile bodrum’da, Urfa’da ve sonra Vefa idadisinde yapmış 1907 YILINDA Baytar Mektebi Alisi’ni bitirmiş 1909 ‘ da Bakteriyolojihane-i Baytar’ye anlatan olmuş, Dr. Refik (Gürcan) Bey’le birlikte çalışmıştır. 1910 yılında Paris’e gitmiş, Pastör Enstitüsünde 1910-1911 dönemi kursuna devam etmiş, “ Kolaylı “ soyadını burada almıştır. Liyon Veteriner Okulunda da bir süre bulunduktan sonra Balkan savaşının perişan ettiği Türkiye’nin en karanlık günlerinde yurda dönmüştür. Açlık Hastalık , sefalet yalnız insanları değil, hayvanları da kırmaktadır. Baytar Mülazım-ı (teğmeni) Şefik bu ortamda askere alınmış, başarısından ötürü kısa bir süre sonra mükellef yüzbaşı rütbesiyle Harbiye nezaretine yerleştirilmiştir.
Birinci Dünya savaşı başlayıp İstanbul’un düşmanlar tarafından işgal tehlikesi belirince sığır vebası serumunun hazırlanması için Baytar Müfettişi Mazlum Bey’in emriyle Eskişehir ‘de bir handa serum darülistihzarı (Hazırlama evi) kurulmuş ve burası şefik beyin emrine verilmiştir. Mülkiye Baytar Mektebi içindeki bakteriyolojihanenin serum öküzleriyle aletlerinin bir kısmını alan Şefik Bey , arkadaşlarıyla birlikte, Eskişehir’e gelmiş kurumu işletmiş, düşmanlar geri çekilince Pendik’teki kuruluşa müdür olan Nikolaki Bey öteki arkadaşlarıyla geri dönmüştür. Daha sonra Eskişehir’ in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Şefik Bey Kurumu Kırşehir’e ve oradan da Etlik’e taşınmış ve buradaki müesseseyi kurmuştur. Bu kurum 1970’ lerde Türkiye’nin en iyi bakteriyoloji enstitülerinden biridir.
Neyzen Tevfik
İstiklal savaşından sonra Şefik bey Pendik Bakteriyolojihanesine müdür olarak atanmış ve bu görevde 1939 yılına kadar katılmıştır.1939 – 1945 yıllarında Tarım Bakanlığı teftiş heyetinde çalışmış, 1946-1951 yıllarında Tarım Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığında bulunmuştur.
Şefik Bey’in sığır vebası , tavuk kolerası aşısı , antraktsa teşhis çiçek aşısı Anadolu keçilerinin plöro-paömonisi konularında çalışmaları vardır.
Bakteriyolog Ahmet Şefik Kolaylı, ağabeysi Neyzen Tevfik’e onun anılarına ve eserlerine büyük önem vermiştir. Türk Ansiklopedilerinin hepsinde bugün neyzen Tevfik Kolaylı’nın adı bulunuyorsa, bu başarıda , ansiklopedilerimizde adı olmayan Şefik bey’in payı büyüktür. O, bütün hayatı boyunca Neyzen’in koruyucu mesleği olmuştur. Merhum Şefik Kolaylı inançları için savaşmasını ve hatta tehlikeye atılmasını bilen bir insandı. Burada yalnız iki örnek vereceğiz.
Balkan Direnci
1. Balkan savaşı arasında askerlerin beslenmesi bozuk ve özellikle proteince yetersizdir. Öte yandan , sığır vebası hayvanlar arasında salgın halindeydi Yakalanan sığırlara bir şey yapılamıyor ve bunlardan yararlanılamıyordu. Sığır vebasının insanda hastalık yapmadığını bilen genç Veteriner Teğmen Şefik hastalanan hayvanların kesilmesini ve bunların etlerinin kavrularak askere yedirilmesini teklif etti. Bu öneri, hasta hayvan etinin insanlara yedirilemeyeceği itirazıyla reddedildi. Bunun üzerine genç veteriner, “ Bu hayvanları yiyen tek bir insanda hastalık çıkarsa beni kurşuna dizin “ diye diretti ve önerisini kabul ettirdi. Böylece askerlerin protein ihtiyacı karşılandı. Edirne’nin Bulgarlardan kurtarılmasında bu direnişin hiç etkisi olmadığını kimse öne süremez.
Yokluklar İçinde
2. İstiklal Savaşından sonra gayrı müslimlerin işten çıkarılması başlamıştır. Şefik Bey’e onay için gelen bir belgede, Muallim Nikolaki Mavridis’in işine son verilmesi bildiriliyordu. Şefik Bey bunun onaylamayacağını ve ısrar edilirse istifa edeceğini bildirdi. Prof. Nikolaki Mavrids) (Mavroğlu), kendisinin bakteriyoloji hocasıydı ; bakteriyolojihanede müdür muavini ve sonra müdür olarak sadakatle çalışmıştır. Bakkalköyü Rumlarının Pendik’teki kurumu yakmasını önleyen , o idi. Etlik Bakteriyoloji Enstitüsü kurulurken İstanbul’daki aletleri düşmandan gizlice Ankara’ya o yollamıştı. Şefik bey diretti ; göreve son verme işi durduruldu. Muallim Nikolaki Mavroğlu, Pendik Bakteriyolojihanesinde Türkiye Cumhuriyeti döneminde yıllarca müdür muavini olarak çalıştı. 65 yaşında bile emekliye ayrılmasına izin verilmedi; görevi 68 yaşına kadar uzatıldı.
Veteriner bakteriyolog Şefik Kolaylı yokluklar içinde kurumların taşındığı, kurulduğu, fedakarlıklarla işletildiği ve gelecek kuşakların daha iyi çalışmaları için hazırlıkların yapıldığı bir dönemin yiğit öncülerin dendi.
Kızım Suat, sakın firak dolu nâmeler yazma” diyordu Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, kızına gönderdiği bir mektupta. Ersoy’un Mısır’daki sürgün yıllarında kızı Suad Hanım’a, damadı Ahmet Bey’e ve torunu Ferda’ya yazdığı mektuplar ve gönderdiği fotoğraflar ilk kez gün yüzüne çıktı. Eyüp Belediyesi’nin katkılarıyla Timaş Yayınları’nın Görsel Tarih serisinden okura ulaşan Firaklı Nâmeler adlı kitabı Ömer Hakan Özalp yayına hazırladı. Kendi ülkesinde gördüğü baskılar sebebiyle gönüllü bir sürgünü tercih eden Mehmet Akif, 1925-1936 yılları arasında dönmemek üzere Mısır’a gider. Kendisi bu gidişin gerekçesini dostlarından Şefik Kolaylı’ya “Arkamda hafiye gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum. İşte, bundan dolayı gidiyorum” sözleriyle açıklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder