Rahmetli Edebiyat öğretmenimiz Coşkun GÖKÇAY sayesinde hayatını öğrendiğim
ve o yıllarda akrabalık ilişkilerimizin olduğunu büyüklerimden dinlediğim
Neyzen Tevfik Kolaylıya karşı bende oluşan sevgi Ankara’da beni onu araştırmaya
itti.Önce Rahmetli Şefik Kolaylı(Neyzenin ağabeyi)ile irtibat kurdum şu anda
bende bulunan şecere ve bilgileri ondan elde ettim. Rahmetli Şefik amca çok iyi
niyetli hassas yardımı seven ve akrabalarını hiç bir zaman unutmayan bir
kişiydi.O yıllarda Rahmetli Büyükbabam Hacı Molla Ali,Hüseyin Tekin gibi
büyüklerimizi Mustafa Tokur ile beraber Ankara’da Şefik amcanın yanına götürdük
Şefik amcayı Kolay Köyünde bulunan akrabaları ile tanıştırdık.
Şefik Kolaylı beyefendi ile kurulan bu irtibatlar sonunda Bafra Kolay Köyünde
bulunan Neyzen Tevfik İlkokuluna yardımlarını sağladık kitap eğitici yayınlar
ve biraz da maddi yardımlardan oluştu.Bu arada kendisinin bizzat zamanın okul
müdürüne yazdığı mektuplarda belirtmiş olduğu kitap ve yayınlar zannederim ki
okul istimlak edildikten sonra muhafaza edilmiştir.
Rahmetli Şefik Kolaylı ile Küçük Esattaki evinde ilk ziyaretimizde
memnuniyetini ifade etti ve Ahmet Çizmeli beyin hazırlamış olduğu şecerenin bir
suretini bana verdi,benim çok meraklı göründüğümü söyleyerek bunun devamını
benden istedi.Bu gün bu şecereyi devam ettirdim ve sıhhatli bir biçimde
bilgisayara geçtim.
Şefik Kolaylı Fransa Baytar mektebinde tahsilini yapmış ve Mehmet Akif Ersoy
ile birlikte okudukları Baytar mektebinden mezun olmuş.İlk tahsilini yapmaya
gittiğinde kendisine okula kayıt yaptırabilmesi için soy ismi sorulmuş(o
zamanlarda soy ismi kanunu yok) Şefik amca bunun üzerine babasına mektup
yazarak durumu anlatmış.Babası ise kendisine aslen Bafra’nın Kolay köyünden
olduklarını soy ismi olarak Kolaylıoğlu yazdırmasını istemiş ve bunun üzerine soy
ismi kanunu çıkınca Şefik amca Bafra’daki akrabaları ile de anlaşarak Kolaylı
soyadını almıştır.Bu aynen kendi ifadesidir.Bunun ispatı olaraktan kendisinin soy
ismi kanunu çıkmadan evvel almış olduğu Baytarlık diplomasıdır.
1971 yılında TRT radyoları ve Ankara dahilinde TV de yapılan bir programda
Neyzen Tevfik Kolayı’nın Bodrumlu olduğu söylenmesi üzerine ben,ablam Hayriye
ve kardeşim Ali yanımıza Mustafa Tokur beyi de alarak bir gün sonra buna itiraz
etmek üzere TRT’nin yolunu tuttuk ve itirazımızda Şefik Amcanın yardımı ile
başardık daha sonraki bir programda Bafra’nın Kolay köyünden olduğunu
yayınlattık.Yine Ocak 1989 yıllında Tercüman gazetesi yazarlarında Yüksel
Baştunç beyin Neyzeni anlatan (en uçtaki adam) dizisinde yayınlamış olduğu
soyadı hakkındaki fikri babam Galip Anarat’ı çok üzdü ve Yüksel Baştunç beye
hemen bir mektup yazarak araştırmadan bu konuyu yazdığını ve doğruların
tamamını belgeleri ile birlikte kendisine bildirmesi üzerine durum
düzeltildi.1990 yılında Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Cemil Ciğerim benimle
irtibat kurdu kendisine güvenerek tüm belgelerimi teslim ettim ve bir yazı
dizisi yayınladı kendisini Kolay köyünde misafir ettim zamanın Belediye Başkanı
olan Niyazi Öztürk bey ile konuşturdum ve Cemil Ciğerime Neyzen Tevfik ilkokulu
istimlak parası ile kesinlikle aynı ad ile bir ilkokul yapılacağı sözünü
kayıtlı olarak verdi.Maalesef Başkanın ölümü de gerçekleşince böyle bir ilk
okul yapılmadı.
TRT kurumunun Zekai Tunca bey ile beraber Kolay köyünü ziyaret etmeleri
esnasında Babam Galip Anarat ile bir röportaj yapıldı ve TRT radyolarından
yayınlandı.Yine Altınova gazetesi yazarlarından Bilal Murtazaoğlu babam Galip
Anarat ile yaptığı röportaj 01.08.1989 yılında gazetede yayınlanmıştır.Bu
cabalar bizim Neyzen Tevfik Kolaylı’yı tanıtmaya şahsen aile olarak göstermiş
olduğumuz bir mücadeledir.
Sadece Neyzen Tevfik Kolaylının bir kaç dile ve kulağa hoş gelen halk dili ve
küfrü ile yazılmış şiirlerinden çok ötelerde bir edebi yönü olduğunu da
unutmamak gerekir.Hicvi yaparken ondaki asillik Zamanın en büyük şairi olan
Mehmet Akif Ersoy’u bile hayretlere düşürmüş ve kendisine saygı duymuştur.Bunun
en güzel ispatı ise Mehmet Akif Ersoy’un kitabında da yer verdiği Neyzene
hitaben yazdığı şiirde görülmektedir.
Ney çalıştaki ustalığı kadar şiir ve edebiyattaki ustalığı da inkar edilmeyecek
kadar büyük bir şairdir. Hilmi Yücebaş’ın kitabında yer verdiği kişilerin ve
yazarların kendisi hakkında söyledikleri dikkatlice incelenirse insanın
hayranlık göstermekten başka yapacak bir şeyi kalmıyor.
Neyzen Tevfik Kolaylı’nın hayatını bir serserilik gibi görmek yiyen içen
eğlenen ve ney çalıp iki hiciv yapan birisi gibi görmek çok yanlış ve çok
tehlikelidir.İlhan Bardakçı beyin 22.3.1973 yılında Adalette yazdığı yazının
sadece bir kısmında bu ne kadar güzel anlatılmaktadır.
‘ Bazı gençler seni taklit ediyormuş,duydum,
Pek fena çığır açtın,Neyzen
Serserilik denen mahbubu
Alamaz koynuna her boşta gezen..’
Yine Cumhuriyet gazetesinde 5.2.1956 günlü yazısında Hasan Ali Yücel bey makalenin
sonunda şöyle demiştir.
‘Neyzen Tevfik evsizdi,Mozart mezarsızdır.Gönüllere girebildikten sonra bu
türlü mahrumiyetlerden ne çıkar.’
Mozart ile eş değerde görünen bir ney üstadı ve bir Şair.
Neyzen Tevfik Kolaylı istese idi anladığımız kadar zamanın en zenginlerinden
olurdu.Onun insana bakış acısı ve paylaşma hatta elindekinin tamamını verme
arzusu hep üstün gelmiştir.Hilmi Yücebaş hatıralarını yazarken bunu da Rasim
Us’un isteği ile yapmıştır.Hilmi Yücebaş aynen şöyle naklediyor.Hatıralarını yazmaya
devam ediyordum yine hastanede yanına gittim üstat sert ve ters bir cevapla
artık hatıra yok unutun dedi.neye kızdığını sonradan anladım.Hastaneye o gün
çırılçıplak fakir bir vatandaş gelmiş oda buna çok üzülmüş fakat parası da
yokmuş hastane personelinden birisine izin alarak onu Rasim Us’a göndermiş ve
acilen elli lira istemiş Rasim Us’ta tamam ben üstadı görürüm demiş.Para
Neyzene gelmeyince oda fakiri giydirememiş buna çok kızmış.Buradaki tevazu çok
önemli kendinde hiçbir şey olmasa da başkalarını acıyabilen bir insan.
Peki Neyzen Tevfik Kolaylı insanları neyi ve içkiyi bu kadar çok sever şiirler
yazar,hicivler yaparda hayvan sevgisinin ne hatta olduğunu bilen var mı.
Neyzen hayvanlara da insanlar gibi değer veren bir kişiliktir,ben bunu uzun
uzun anlatmayacağım sadece şu hatırası ve şiirini nakledeceğim.
Hastanede bulunduğu bir zamanlarda yanından ayırmadığı ve çok sevdiği Mernuş
adını verdiği köpeğinin ölümü onu çok üzmüş ve hastanede cenaze töreni yaparak
beyaz gömleğine sardığı köpeğini doktorlarında iştiraki ile defnetmiştir.
Bu engin ayrılık canıma yetti,
Başımdan aşıyor kederim Mernuş,
Bu yolda yazılmış fermanı kaza,
Bunu da gösterdi kaderim Mernuş..
Bağlanmıştım bütün kalbimle sana,
Şu fani cihanı okuttun bana..
Sen göçtükten sonra ben yana yana,
Hicranla gözyaşı dökerim Mernuş..
Bu yolda cahilim,bildiğim kısa,
Sen girdin toprağa,ben girdim yasa,
Haklı haksız hatırını kırdımsa,
Affet günahımı Beşer’im Mernuş..
Ben Neyzenin her yönü ile araştırılmasını istiyorum. tek taraflı görmek yanlış
olur.Aşağıdaki şu şiir bence benim anlatmak istediğim her şeye cevap veriyor
kanısındayım...
GELDİM
Dudağında yangın varmış dediler,
Ta ezelden yayan koşarak geldim.
Alev yanaklarını sarmış dediler,
Sevda seli oldum,taşarak geldim.
Kapılmışam aşk uğruna bir kerre,
Katlanırım her cefaya,cevre
Uğraya uğraya devirden devre,
Bütün kainatı aşarak geldim
Yapmak,yıkmak sennin bu gamlı ömrü,
Ben gönlümü sana verdim götürü.
Sana meftun olduğumdan ötürü,
Sarhoş oldum Neyzen,coşarak geldim..
Neyzen 24 temmuz 1937
Neyzen Tevfik Kolaylı’nın akrabası olmak beni her zaman gururlandırmıştır.
Saygılarımla
Kaynak:İdris Anarat yazısıdır.